Büyükannesinin "evlilik ültimatomu" karşısında öfkelenen Lord Jarret Sharpe, oyun masasında hiç de aşina olmadığı bir rakip karşısında şansı ve de kalbi üzerine bahse giriyor.
Anne babasının gizemli ölümü bir skandal haline gelen, kumarbazlığıyla ünlü Lord Jarret Sharpe ailenin bira fabrikasını yönetmeyi uysalca kabul eder, tabii bunun karşılığında büyükannesi bir yıl içerisinde evlenmesini şart koşmayacaktır. Ancak Annabel Lake, ona bir bahis önerdiğinde içindeki kumarbaz buna karşı koyamaz. Annabel oyun masasında kazanırsa Lord Jarret, genç kızın ailesi tarafından kurulan ve batmakta olan bira fabrikasını kurtaracaktır. Jarret kazanırsa, Annabel onunla bir gece geçirecektir. Ne var ki meydana gelen bir dizi talihsiz olay bütün planları altüst eder...
Jarret girdikleri bahsin ardındaki asıl niyeti keşfettiğinde, bu defa bahsin sonunda Annabel'in bedenini değil kalbini de kazanmaya ant içer.
Ah Sharpe ailesi…
Bu aileye bayılıyorum.Önce Oliver ile başlayan maceramız Jarret ile devam ediyor.
Sabrina Jeffries şimdiye kadar beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı ve bu gidişle uğratmayacakta sanırım.Yatağımdaki Serseri kitabı da diğerleri gibi harikaydı.
Beş torununu da evlendirmeye niyetli olan büyükanne, Leydi Danbury den sonra en sevdiğim huysuz ihtiyar oldu okuduğum kitaplar arasında.İlk torununu evlendiren büyükanne sırayı Jarret’e verdi. :D
Tabi bu çokta kolay olmadı gerçi bunda çokta bir şey yapmasına gerek kalmadı büyükannenin.Jarret kendi kendine halletti olayı. :D
Her hikaye bir öncekinden daha mı iyi oluyor yoksa bana mı öyle geliyor bilemedim.
Kitaptaki diyaloglar çok iyiydi bir kere.Jeffries’in mizah anlayışı Quinn’den farklı olsa da onunki de harika.Birde böyle entrikalı,başka kadınlı olmayan kitapları seviyorum.Mesela çoğunun yüreğinin kraliçesi olarak tanımladığı Judith'ın kitaplarında çok karşılaşmışızdır.Erkek karakterin metresi olur gider yanına onunla olur vs. vs.Tabi böyle söyledim diye durup dururken gitmiyorlardı ama sonuçta gidiyor mu gidiyor arkadaş. :D Bu konuda Julia’yı tek geçerim onun kitaplarının hiçbirinde böyle bir şey yok,Julie’ninkilerde de yok.Sabrina’nın okuduğum kitaplarında da yok.Olaylar daha farklı işliyor bunlarda ve bu da benim kitapları daha zevkli okumamı sağlıyor.Sanırım tek eşliliği seviyorum. :D
Kadın karakter Annabel’in içinde bulunduğu durum gerçekten zor olmasına rağmen baş etmesini bilmiş bununla.Daha önce başrol kadın kahramanın bakire olmadığı kitaplar okumuştum elbette ama bu tarz bir durumda olan bir karakteri ilk kez okumuş oldum.
Jarret kumarbazların prensi hahaha. Tabi evlilik ültimatomundan sonra kaybetmeye başlamış orası ayrı. :D Jarret bütün asil erkeklerin-en azından okuduğumuz- düşündüğü gibi evliliğin ona çok uzak olduğunu düşünüyor.Hovarda bir hayat yaşıyor.Kumar ile geçimini sağlıyor.Ama büyükannesinin evlilik ültimatomundan kaçınmak için bira fabrikasını işletmeye başlıyor.Böylece evlenmeyecek.Sözde düşüncesi bu şekilde ama inatçı ve zeki Annabel ile tanışınca her şey ters teper.
Kitabı beğenmeyenler olsa da ben severek okudum.
Bir de anne ve babalarının ölümüyle ilgili olay var ki sanırım her kitapta biraz daha bir şeyler öğreniyoruz bu konu hakkında ve gidişata göre olayın açıklığa kavuşması son kitapta olacak sanırım.Çokta merak ediyorum neler olduğunu,bu kitapta kafam biraz daha karıştı ve eminim sonraki kitapta dahada fazla karışacak.
Üçüncü kitap bu kitaptan tanıdığımız Jarret’in arkadaşı Masters ve Mİnerva ile ilgili olacak.Zaten burada bunun sinyallerini almıştık ki ben Masters’ın Jarret’i bira fabrikasından götürmeye geldiği zaman demiştim ki kızlardan biriyle olmalı bu yakışıklı!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Tabi üçüncü kitabın arka kapak yazısını okuyunca da muradıma erdim. :D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder