Orjinal Adı: The Lion's Lady
Yazar: Julie Garwood
Çevirmen: Kübra Tekneci
Tür: Historical Romance
Goodreads Puanı: 4.14
Sayfa Sayısı: 446
Seri Sıralaması: Crown's Spies Serisi #1
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Baskı Yılı: 2014
New York Times çok satanlar yazarı Julie Garwood okurlarını bir kez daha nefes kesen sürükleyici bir aşk hikâyesinin derinlerine çekiyor...
Christina Bennett Londra sosyetesini kasıp kavurmaktaydı. Göz alıcı güzel, Lyonwood Markisi Lyon bir gece ona etkileyici ve duygusal bir öpücük verene kadar gizemli geçmişinin sırlarını herkesten saklayabilmişti.
Bir korsanın tutkusuna sahip kibirli bir soylu olan Lyon, sakin duruşunun altında için için yanan vahşi ateşin tadına baktığı an Christina'ya sahip olacağına dair ant içti... Fakat cesur ve cüretkâr Christina o kadar kolay fethedilmeyecekti. Kalbinin ve kaderinin efendisi olan Christina markinin baştan çıkarıcı okşamalarına karşı koymalı mıydı?
Aşkına teslim olmaya cesaret edemiyordu. Çünkü o zaman değerli sırrından ve çizilen kaderinden vazgeçmek zorunda kalacaktı.
Julie'nin stoklayıp okumadığım kitaplarını yavaş yavaş okumaya başladım.Okumaya da Crown's Spies serisinin ilk kitabı Kadere İnanır Mısın? ile başladım.
Kitap ben doğmadan bir yıl önce yayınlanmış ama bizde yayınlanma zamanına bakarsak eğer 26 yaşında olduğuma göre 27 yıl sonra yayınlanmış. *-*
Neyse hiç yayınlanmamasından iyidir yine diyerek avutayım kendimi.
Öncelikle kitaba tek kelimeyle BA-YIL-DIM nokta.
Yahu kadın bütün kitapların böyle mükemmel olmak zorunda mı? :3
Ben Julie'nin İskoçlarına bayılıyorum ama hatunun yazdığı her şey süper. <3
Kitabın önsözü çok güzeldi.
Küçük Christina'nın Kartalım,benim annem,benim babam demesi,oyy yerim ki ama ben seni.Tamam teknik olarak imkansız ama çok şirindi ya.
Küçük Christina'nın Beyaz Kartal'ın olan herşeyin onunda olduğu zira Beyaz Kartal'ın da kendisine ait olduğu varsayımı çok iyiydi. Küçücük bir kız ama tuttuğunu koparan,Kara Kurt gibi birini bile yola getiren, kabilesinin dişi aslanı o. <3
Christina'nın büyümüş hali de küçük hali kadar süperdi.Annesi jessica'nın istediği gibi Merry annesi onu yetiştirdi.Christina hem annesi Merry'nin hem de babası Kara Kurt'un özelliklerini aldı.
En çok sevdiğim özelliği ise sanırım kendisini nasıl koruyacağını bilmesiydi.1800lerdekilerin deyimiyle vahşiler ile yaşayınca böyle olması normal tabi. Çıtkırıldım gibi durmasına rağmen aslında tam tersi olması.Hiçbir şeyden korkmaması,istediğini yapması,tuttuğunu koparan bir karakterdi.
Deyim yerindeyse eli maşalı bir prenses vardı karşımızda.Ve Christina cidden bir prensesti,tabi o bunun önemsediği pek söylenemez.
Birde duygularını Lyon'a söylemekten hiç çekinmiyordu.Utangaç falan değildi.Lyon'u öpmek mi istiyor,hemen erkeğinin yanına gidip beni öp diyor,onunla olan yakınlığından falan utanmıyor,açık açık sana doyamıyorum diyebiliyor,evlenme teklifini bile kendisi yaptı Lyon'a mesela. :D
Böyle güçlü,inatçı,zeki ve mizahi yönü olan kadın karakterleri ayrı seviyorum.Bu konu da Christina ilk beşimde yer aldı.
Ailesini bırakıp Londra'ya gelmesinin nedeni ise babasından intikam almak.Bu intikam olayı sonlarda hemencecik oluyor gerçi.Ama ondan önce Christina'nın Lyon ile tanıştığı sahne,devamı,Lyon ile diyalogları falan harikaydı.Kitapta biraz dram vardı ama bolca komedide vardı.Christina&Lyon sahnelerinin her birini ayrı ayrı çok sevdim. <3
Christina Londra'da yaşamadığı için doğal olarak bazı şeyleri anlamıyordu.Eh kitabımızın herosu Lyon olduğu içinde sürekli onunla olduğundan bütün anlamadığı kelimeler,cümleler falan Lyon'a denk geldi.Ona açıklama çabaları falan komediydi. :D
Christina&Lyon&Rhone üçlüsünün diyalogları ve sahneleri de süperdi.Muhteşem Üçlü falan olmalılarmış bence.
Lyon'un geçmişindeki olaya çok üzüldüm.Kurgu bile olsa böyle bir şein yaşanması çok iğrenç bence. :/
Prensesimiz Christina'nın sırları olur da aslanımız Lyon'un sırları olmaz mı? Onun da sırrı vardı.Gerçi biz kitapta pek okuyamadık bunu,sadece üstün körü anlatılmış çünkü gemisi yanmış.
Kitaptaki Baron, teyze,Lyon'un eski eşi ve kardeşi dışındaki bütün karakterleri sevdim.Bütün karakterlerin ayrı bir havası vardı.
Yalnız ben Lyon'un Christina'nın ailesiyle tanışmasını isterdim.Kara Kurt,Merry ve Beyaz Kartal'ı finalde de görsek daha çok sevinirdim sanırım. :)
İsim olarak orjinal isimde anlamlı.Zira kitapta Christina dişi aslan olarak anılıyor.Lyon'da adının liona benzemesi yönünden Christina tarafından aslana benzetiliyor.Benim aslanım,senin dişi aslanınım falan demişti şapşal şey. :D
O yüzden orjinal isim kitapla çok uyuyor ama bizde birebir çevirince tuhaf dururdu sanırım isim,bu nedenle kitapta da sıkça geçen "Kadere Inanır Mısın?" Türkçesine cuk oturmuş.Christina sürekli Lyon'a kadere inanır mısın diye sorup duruyordu. :D
Kapak tasarımını da beğendim,orjinal kapağı da güzel aslında,o da Christina'nın vahşi yaşamını temsil ediyor gibiydi ama bizim kapakta çok güzel.
Kısacası kitap herşeyiyle harikaydı. <3
Stok yapmanın faydaları vol 1. hemen serinin ikinci kitabına geçebilirim. :D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder