Orjinal Adı: The Gift
Yazar: Julie Garwood
Çevirmen: Yeşim Öksüzoğlu
Tür: Historical Romance
Goodreads Puanı: 4.16
Sayfa Sayısı: 447
Seri Sıralaması: Crown's Spies Serisi #3
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Baskı Yılı: 2015
New York Times çok satanlar yazarı Julie Garwood okurlarını bir kez daha nefes kesen sürükleyici bir aşk hikâyesinin derinlerine çekiyor...
Küçücük yaşında aileler arasındaki anlaşmayla evlendirilen Sara Winchester büyümüş ve muhteşem güzelliğe sahip genç bir kadın olmuştur; artık tek beklediği şey kocası St. James Markisi'nin günün birinde ortaya çıkarak en sonunda onun kalbini çalmasıdır.
Bu masum genç kadın, evli olduğu kişinin meşhur korsan Pagan olduğundan da bihaberdir. Karşısına dikilen son derece kibirli genç adam, Sara'nın kalbini, bedenini ve ruhunu gerçekten en vahşi hazlarla besleyecek, ona aşkların en büyüğünü yaşatabilecek midir? Kadınlara kendini açmayı her zaman reddetmiş genç bir erkekle, yıllar boyu beklediği aşkına kavuşma hasretiyle yanan genç bir kadının yürekleri ısıtan hikâyesi…
Serinin çıkan son kitabı da büyük bir keyifle okundu.
Bir kaç eksiklik olsa da yine harika bir Julie kitabıydı.
Nathan'ın hikayesi de kardeşininki kadar eğlenceliydi bence.
Bu kadın İngiliz hikayelerini de ayrı bir güzel yazıyor yahu! İskoçlara bayılıyorum ama İngilizlerde de ayrı bir mizah anlayışı var.Kadın karakterlerin kendine has bir karizmaları var. :D
Nathan önceki kitapta bu kadar ne derler karizmatk görünmüyordu ama kendi kitabında resmen parlamış,doğal olarak tabi. :D
Nathan ve Sara o zamanki kralın emri ile evlendiriliyorlar.Düğünde Nathan 14 yaşında iken gelinimiz Sara sadece ama sadece 4 yaşında. :D
Düğünden sonra Sara'nın Nathan'ın kucağında "Babamın beni dövemsine izin verme." deyip Nathan'ın da "Vermem." demesi.Ay ama siz ne şirindiniz öyle. :D
Tabi yıllar geçiyor ikisi de büyüyor.Nathan artık gelinini istiyor.Tabi onu istemesinin nedeni onu sevdiğinden değil.Kralın onlara verdiği arazi için gelinini teyzesiyle beraber kaçırıyor.
Sara, Nathan ile evlendirildiği için ailesi ve akrabaları tarafından hep hor görülmüş,Nathan hep ona kötü anlatılmış.Nedeni ise ailesinin oldukça açgözlü olması.O kızkardeşi ve babasından,amcalarından nefret ettim.
Her şeye rağmen Sara kocasından nefret etmeyip aksine sürekli kocası hakkında konuşuyordu ya Sara sen nasıl tatlı birşeysin böyle.Çok sevdim ki seni!!
Nathan'ın kocası olduğunu bilmeden ona karşı kocası hakkında konuştuğu sahne süperdi. :D
Dedim ya önceki kitapta Nathan ne kadar çocuksu duruyorsa bu kitapta tam tersine oldukça erkeksiydi.O yüzden başlarda birazcık şaşırdığım doğrudur. :3
Kitabın çoğunluğu denizde geçtiği için diğer karakterleri sonlara doğru okuyabildik ama olsun sonlara doğru olsa bile Caine'i,Jane'i,Colin'i ve Richard'ı okumakta ayrı güzeldi.
Gemide Sara'nın Nathan'ın adamlarının güvenlerini kazanmayı çalışması ama yaptıklarının sonuçlarıyla tam aksi olması eğlenceliydi.Sara cidden aşırı derece sakar.Yaptığı her şey zarar veriyor yahu. :D Ama yine de çok şirindi.Zaten gemideki adamlarda her ne kadar onun lanetli olduğunu düşünse de gün geçtikçe ona bağlandılar.
Jimbo ve Matthew ise ayrı bir olaydı.Onları zaten seviyordum,bu kitapta daha da çok sevdim.Sürekli Sara'yı korumaya çalışmaları,Matthew'ün Sara'ya babacan yaklaşması falan çok güzeldi bence.
Nathan ve Sara o zamanki kralın emri ile evlendiriliyorlar.Düğünde Nathan 14 yaşında iken gelinimiz Sara sadece ama sadece 4 yaşında. :D
Düğünden sonra Sara'nın Nathan'ın kucağında "Babamın beni dövemsine izin verme." deyip Nathan'ın da "Vermem." demesi.Ay ama siz ne şirindiniz öyle. :D
Tabi yıllar geçiyor ikisi de büyüyor.Nathan artık gelinini istiyor.Tabi onu istemesinin nedeni onu sevdiğinden değil.Kralın onlara verdiği arazi için gelinini teyzesiyle beraber kaçırıyor.
Sara, Nathan ile evlendirildiği için ailesi ve akrabaları tarafından hep hor görülmüş,Nathan hep ona kötü anlatılmış.Nedeni ise ailesinin oldukça açgözlü olması.O kızkardeşi ve babasından,amcalarından nefret ettim.
Her şeye rağmen Sara kocasından nefret etmeyip aksine sürekli kocası hakkında konuşuyordu ya Sara sen nasıl tatlı birşeysin böyle.Çok sevdim ki seni!!
Nathan'ın kocası olduğunu bilmeden ona karşı kocası hakkında konuştuğu sahne süperdi. :D
Dedim ya önceki kitapta Nathan ne kadar çocuksu duruyorsa bu kitapta tam tersine oldukça erkeksiydi.O yüzden başlarda birazcık şaşırdığım doğrudur. :3
Kitabın çoğunluğu denizde geçtiği için diğer karakterleri sonlara doğru okuyabildik ama olsun sonlara doğru olsa bile Caine'i,Jane'i,Colin'i ve Richard'ı okumakta ayrı güzeldi.
Gemide Sara'nın Nathan'ın adamlarının güvenlerini kazanmayı çalışması ama yaptıklarının sonuçlarıyla tam aksi olması eğlenceliydi.Sara cidden aşırı derece sakar.Yaptığı her şey zarar veriyor yahu. :D Ama yine de çok şirindi.Zaten gemideki adamlarda her ne kadar onun lanetli olduğunu düşünse de gün geçtikçe ona bağlandılar.
Jimbo ve Matthew ise ayrı bir olaydı.Onları zaten seviyordum,bu kitapta daha da çok sevdim.Sürekli Sara'yı korumaya çalışmaları,Matthew'ün Sara'ya babacan yaklaşması falan çok güzeldi bence.
Kapak tasarımını orjinal kapaktan daha çok sevdim.Bu serinin kapaklarını yapan tasarımcı gerçekten güzel resimler seçmiş kitaplar için.Sade ama hoşlar.
Umarım böyle devam eder ve diğer Julie kapakları da çok güzel olur.
Umarım böyle devam eder ve diğer Julie kapakları da çok güzel olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder