Evet!!!
Etkinliğimizin üçüncü gününde muhteşem bir söyleşiyle buradayım. :3
Şimdi ben soruların cevaplarını okuduğum için şunu kesin olarak söyleyebilirim ki karakterlerimizin sorularıma verdikleri cevaplar muhteşem. :D
Gönül isterdi ki daha fazla soru sorayım ama fazla abartmayım dedim,sonra Nazlı sinirlenir falan üçüzlerini üzerime salar.Hiç gereği yok.Yerinde ve tadında sorular yeter. :D
Nazlı
1- Kocanın seni aldatmasını nasıl bu kadar sakin karşılayabildin?
Başka ne yapabilirdim ki? Şöyle düşünün: Adam beni sevse platin bir kafanın yatağımda işi ne? Eee, peki beni sevmediğini, yatağın bana ait kısmını başkasına parselleterek kanıtlayan bir adam için enerji harcamaya değer mi? Cevap veriyorum: Hayır! Tek bir ATP’mi bile o talaş yığını için harcamaya değmez!
2- Bir pastane işletme fikri nasıl ortaya çıktı?
Bu nasıl açıklanır bilemiyorum. Yani, hem zevk alacağım hem de fazla yorulmayacağım bir iş dalı arıyordum. Çünkü bahsetmiştim, Umutsuz Ev Kadını Sendromu’na yakalanmıştım. Zaten evde envai çeşit hamur işi yapıyorken neden bunu profesyonelleştirmeyeyim dedim. Ortaya pastane fikri çıktı. Ne de olsa ben vanilya ve çikolata kokusuna aşık bir kadınım. Sonuçta seratonin salgılanmasını atlamamak gerek! Evrenin daha çok çikolataya ihtiyacı var!
3- Nazlı bu fazlaca kendine güveni neye borçlusun?
Fazlaca kendine güven mi? Ben mi? Hatırlatmak isterim ben aldatıldım :)
Ama itiraf ediyorum kamuflajım iyi :)
4-Kitapta okuyamadık ama Aysun ile aranda neler geçti de sana kin güdüyor?
Ah, bir çözsem! Hâlâ düşünüyorum inanır mısın! Yani kadının kuyruğuna fena basmışım, hatta bana sorarsan ezmişim ben o kuyruğu. Ama düşünüyorum düşünüyorum bir türlü bulamıyorum. O kadar etkisiz elemanmış, o zamanlar kendisi benim için.
5-Barış tarafından sevilmek nasıl bir duygu?
Bu... Nasıl anlatsam? Bir dünya çikolatalı pasta yiyip hiç kilo almamak gibi bir şey. Seratonin patlaması bir nevi... Adam benim gözünden vurduğum turnam yani anlatabiliyor muyum :)
6-Nazlı, bir kitap karakteri olsaydın hangi kitabın içinde kaybolurdun?
Harry Potter! Elbette Harry Potter... Benim Hermione Granger’dan neyim eksik? Hatta o görünmezlik pelerinini ele geçirir, bir daha da hiç ortaya çıkmazdım!
7- Barış hayatına girmeseydi tekrar evlenmeyi düşünür müydün?
Hah, evlilik mi? Bu fikir Barış’la bile ne kadar korkutucuydu benim için fark etmediniz mi? Ama itiraf ediyorum benim hüsnü kuruntummuş. Yaşasın annelere yakalanmadan, gönül rahatlığıyla, meşru kulvarlarda sevişmek!
Barış
1-Barış Hocammm eğitimci olmaya nasıl karar verdiniz?
Aslına bakarsanız genlerimde olduğunu düşünüyorum. Annem de emekli bir öğretmen belki duymuşsunuzdur.
2-Nazlı’ya âşık olduğunuzu nasıl anladınız?
Nazlı odama girip, gerizekalı olabileceğini ima ettiği o gün; dudaklarımı kıvıran gülümseme kalbimi aydınlattı. O an emin oldum ki ben bu kadına geri dönülmez şekilde aşığım.
3-Aslan Nazlı’yı ziyarete geldiğinde neler hissettiniz?
Bu noktada küçük çocukları bu yazıdan uzak tutmanızı öneririm. Hiç abartmıyorum, ömrümde ilk kez birinin ağzını burnunu dağıtmak istedim. Ve Nazlı’yı sahiplenmek... O adama neler kaçırdığını göstermek istedim. Ama aynı zamanda Nazlı’ya bakmasın da istedim. Yani çok çelişik duygular içerisindeydim. Net olan tek şey, içimdeki şiddet eğilimiydi.
4-Barış hocam 5. ve 6.çocuğu da düşünüyor musunuz? Ya da yine bir ikiz yada üçüz vakası olur mu? :3
İnanın benim için Nazlı’nın bir parçası olacak her şey kabul. Ama bünyem bir doğum aktivitesini daha kaldırır mı emin değilim. Aile planlamamızı Nazlı’nın ellerine bıraktım.
5-Kitapta okuyamadık ama çok merak ettiğim bir konu var. Nazlı sizin donunuza pardon yani iç çamaşırınıza adının baş harfini yazmıştı. Sizin bunu gördüğünüzü okuyamadık. Ve ben bu durumu çok merak ediyordum. Siz gördüğünüzde nasıl bir tepki verdiniz ve Nazlı’nın savunması ne oldu? :D
Tabi ki inanamadım. Önce marka etiketi falan sandım; ama biraz inceleyince o kadar acami- pardon profesyonellikten uzak bir detayın markanın işi olmayacağına kanaat getirdim. Hayır yan tutunca Z, düz tutunca N... Neye yoracağımı bilemedim. Neyse, uzatmayayım; Nazlı’ya sordum haliyle. Benim güzel karım bana bunu izah etti desem konuyu çarpıtmış olurum. Önce benimle bir güzel kavga etti, sonra da tehdit... Ki ben zaten giyecektim onları, sonuçta Nazlım istemiş. Biçimsiz bir işlemenin lafı olmaz.
6-Yazarımız son bölümde size yer vermemiş,sadece Nazlı ve üçüzlerini okuduk bir kaç yıl sonrasında. Peki, birkaç yıl sonrasında siz ve Peri’nin durumu ne oldu?
Ah, bunu benim anlatmam hiç doğru olmaz. Belki yazarın bu konuda değişik planları vardır.
7-Son olarak Peri gibi uslu bir kızdan sonra Mısra,Masal ve Hayal gibi yaramaz üçüzlere sahip olmak nasıl bir duygu? Sizi zor durumda bıraktıkları bir an oldu mu?
Ah, ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Peri, laf sokma konusunda dünya markası bir çocuktu. Üçüzler ise... Onlar haşarılıkta dünya parkası olma yolundalar. Ama yine de onlar ailemizin neşe kaynakları...
1-Barış Hocammm eğitimci olmaya nasıl karar verdiniz?
Aslına bakarsanız genlerimde olduğunu düşünüyorum. Annem de emekli bir öğretmen belki duymuşsunuzdur.
2-Nazlı’ya âşık olduğunuzu nasıl anladınız?
Nazlı odama girip, gerizekalı olabileceğini ima ettiği o gün; dudaklarımı kıvıran gülümseme kalbimi aydınlattı. O an emin oldum ki ben bu kadına geri dönülmez şekilde aşığım.
3-Aslan Nazlı’yı ziyarete geldiğinde neler hissettiniz?
Bu noktada küçük çocukları bu yazıdan uzak tutmanızı öneririm. Hiç abartmıyorum, ömrümde ilk kez birinin ağzını burnunu dağıtmak istedim. Ve Nazlı’yı sahiplenmek... O adama neler kaçırdığını göstermek istedim. Ama aynı zamanda Nazlı’ya bakmasın da istedim. Yani çok çelişik duygular içerisindeydim. Net olan tek şey, içimdeki şiddet eğilimiydi.
4-Barış hocam 5. ve 6.çocuğu da düşünüyor musunuz? Ya da yine bir ikiz yada üçüz vakası olur mu? :3
İnanın benim için Nazlı’nın bir parçası olacak her şey kabul. Ama bünyem bir doğum aktivitesini daha kaldırır mı emin değilim. Aile planlamamızı Nazlı’nın ellerine bıraktım.
5-Kitapta okuyamadık ama çok merak ettiğim bir konu var. Nazlı sizin donunuza pardon yani iç çamaşırınıza adının baş harfini yazmıştı. Sizin bunu gördüğünüzü okuyamadık. Ve ben bu durumu çok merak ediyordum. Siz gördüğünüzde nasıl bir tepki verdiniz ve Nazlı’nın savunması ne oldu? :D
Tabi ki inanamadım. Önce marka etiketi falan sandım; ama biraz inceleyince o kadar acami- pardon profesyonellikten uzak bir detayın markanın işi olmayacağına kanaat getirdim. Hayır yan tutunca Z, düz tutunca N... Neye yoracağımı bilemedim. Neyse, uzatmayayım; Nazlı’ya sordum haliyle. Benim güzel karım bana bunu izah etti desem konuyu çarpıtmış olurum. Önce benimle bir güzel kavga etti, sonra da tehdit... Ki ben zaten giyecektim onları, sonuçta Nazlım istemiş. Biçimsiz bir işlemenin lafı olmaz.
6-Yazarımız son bölümde size yer vermemiş,sadece Nazlı ve üçüzlerini okuduk bir kaç yıl sonrasında. Peki, birkaç yıl sonrasında siz ve Peri’nin durumu ne oldu?
Ah, bunu benim anlatmam hiç doğru olmaz. Belki yazarın bu konuda değişik planları vardır.
7-Son olarak Peri gibi uslu bir kızdan sonra Mısra,Masal ve Hayal gibi yaramaz üçüzlere sahip olmak nasıl bir duygu? Sizi zor durumda bıraktıkları bir an oldu mu?
Ah, ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Peri, laf sokma konusunda dünya markası bir çocuktu. Üçüzler ise... Onlar haşarılıkta dünya parkası olma yolundalar. Ama yine de onlar ailemizin neşe kaynakları...
*Aysun, Barış'ı Nazlı'ya kaptırmanın ardından neler hissediyorsun? Bir boşluk hissi seziyorum sanki . :P
Kaptırmak mı? Maç henüz bitmedi güzelim!
*Peri, seni doğuran anneni özlüyor musun? Ya da keşke hayatımda olsun diyor musun?
Benim biy tane annem vay, o da Naslı. Naslı’yı her zaman öslüyorum, yanımdayken biye.
*Peri, baban ile Nazlı'nın evleneceklerini öğrendiğin zaman neler hissettin?
Çok şevindim. Ama ben saten biliyodum. Ninoş bana şöylemişti.
*Sevgili anneler çocuklarınıza pek fark ettirmeye çalışsanız da onlar sizin çöpçatanlık yaptığınızı anladı. Merak ettiğim ikinizin birbirinizden haberiniz var mıydı? Bu işte ortak mydınız? Yoksa bireysel mi çalışıyordunuz?
İpek: Elbette ortaktık. Daha Nazlı’nın pastanesinde göz göze geldiğimiz ilk an ortak bir amaç güttüğümüzü anlamıştık: Çocuklarımızın mürüvveti!
Mine: Sağ olsun İpek Hanım’ın kıvrak zekâsıyla bu işi uzatmadan hallettik.
İpek: Aman Mine Hanımcım benim şaşkın kızıma bıraksak on seneye evlenemezdi. El atmamız fena mı oldu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder