Röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
:)
Rica ederim, zevkle… Esas ben teşekkür ederim.
1. Öncelikle, bize kendinizden bahsedebilir misiniz?
1972 İzmir
Karşıyaka doğumluyum. Dünya tatlısı iki insanın kızı ve üç kardeşin
ortancasıyım. Eğitim hayatım boyunca İzmir’de yaşadıktan sonra öğretmen olarak
ilk görevimin Erzurum’a çıkmasıyla, maalesef sevdiğim şehrimden ayrılmak
zorunda kaldım. Halen branşım olan Görsel Sanatlar (Resim)
Öğretmeni olarak çalışmaya devam eden bir devlet memuruyum.
Tabii ki
öncelikle fanatik bir kitap okuyucusuyum, daha doğrusu yazmaya başlayana kadar
öyleydim. Yazarlığın çok zaman ve emek isteyen bir alan olduğunu yazarken
öğrendim. Bunun yanı sıra branşımdan dolayı doğal olarak resim hayatımda önemli
bir yere sahip. Öğretmenliğin yanı sıra, hikaye yazmaya başlamadan önce sulu
boya ressamı olarak çalışmalar yapıyordum. Boş duramama gibi garip bir
hastalıktan muzdaripim, ya okuyacağım, ya resim yapacağım ya da yazıp
çizeceğim.
2. Yazar olmak istediğinizi ilk ne zaman farkettiniz?
Yazmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
3. Kurgularınızı siz mi yayınevlerine gönderdiniz yoksa
keşfedildiniz mi?
Bana Ait romanıyla keşfedildim ve öylece devam etti. Daha
sonra kendimin yayınevine gönderdiği de oldu.
4. Bir kitabı yazma süreciniz nasıl gelişiyor?
Ben, hikaye yazmaya devam ederken, boş bulduğum an yeni bir
kurgu gözümde canlanmaya başlıyor. Bu bazen yazdığım hikayenin içinde geçen bir
karakter veya hiç alakasız farklı bir kurgu olabiliyor. Sanırım o dönemki ruh
durumumla alakalı…
5. Yazarken sizi çok zorlayan, üzerinde defalarca
düşündüğünüz bir karakter ya da kitabınız var mı? Eğer varsa hangisi ve neden?
Yüzü Olmayan Adam hikayesini yazarken çok araştırma yaptığım
için zorlandığımı itiraf ediyorum. İçinde geçen bilgilerin doğru temeller
üzerinde olması gerekiyordu. Aslında bu hepsi için geçerli, bir hikayeye
başlamadan önce günlerce araştırma yaparım ve hata payını olabildiğince
düşürürüm. Onun yanı sıra çok duygusal karakterler beni yoruyor, çünkü
yazdıklarımı onlarla yaşıyorum. Yeri geliyor ağlıyorum ve yaşadıklarını üzerimden
atmakta zorlanıyorum. Bir de Tahir… Onun da sorunu çok hazırcevap ve ağzı bozuk
olması. Adam resmen huysuz, doğal olarak hem çok eğleniyorum hem de beynimi
yoruyor.
6. “Denize Karşı” Müptela Yayınları etiketiyle okurlar ile
buluştu. Kitabın kurgusu ve yazma süreci nasıl gelişti?
Orası biraz ilginç… ‘Denize Karşı’ hikayesini açıkçası
kendim için yazdım. O zamana kadar yazdığım hikayeler; genel olarak mizah ve
romantizm ağırlıklıydı, bu ise tamamen farklı bir düzlemdeydi. Sevilip
sevilmeyeceğini bilmiyordum ona rağmen bütün eleştirileri göze alıp yazmaya
başladım.
Ana temam; değerlerdi. Toplumda kaybolmaya yüz tutmuş,
unutulmuş veya insanların işine gelmediği için görmezden gelinen değerler.
Fedakarlık, saygı, saygıya dayanan sevgi, sorumluluk ve menfaatten uzak yaşanan
dostluklar gibi… Tek başına duyguların ve mantığın bir ilişkiyi yürütmek için
yeterli olmadığını vurgulamaya çalıştım. Doğal olarak başlangıçta hikayede
tutkular da yoktu, uyum vardı, beğenme ve saygı vardı. Zaman içinde uygun kişiler
ile bunun, sevgi ve tutkuya dönüşmesini konu ettim.
Ben çok zevk alarak, yaşayarak yazdım. Zamanla kitapsever
dostlarımın beğenisini kazanması mutluluğumu pekiştirdi.
7. Kitaplarınızı yazarken yaşadıklarınızdan ilham alıyor
musunuz? Zira duyguları o kadar iyi aktarıyorsunuz ki bu duyguları yaşamayan
insan yazamaz diye düşünüyor insan. J
Kesinlikle alıyorum, branşımdan dolayı iyi bir gözlemciyim,
sürekli çevremi insanları ve tepkilerini izlerim. Bunun yanı sıra empati
yeteneği çok güçlü bir doğam var, sanırım bundan kaynaklı… Bir insanın yaşadığı
kötü bir olayı yazarken salya sümük ağlarım, o yüzden duygusal konuları yazmak
beni çok yoruyor J
8. En çok hangi türde kurgular yazmayı seviyorsunuz? Yazmaya
cesaret edemediğiniz bir tür var mı?
Gerçi bana göre her türü ve kurguyu hakkıyla yazarsınız. <3
Gerçi bana göre her türü ve kurguyu hakkıyla yazarsınız. <3
Sanırım romantik komedi, işin komik yanı en çok kendim gülüyorum.
Yazarken kahkahalarıyla evi çınlattığım doğrudur J Onun
dışında paranormal ve fantastik öğeleri hikayelerimde gerçeklikten kopmadan
kullanmak hoşuma gidiyor.
Kesinlikle korku ve gerilim kitapları… (Hani şu ruhlu, şeytanlı
olanlar, bir de ismi lazım değilleri kapsayanlar, acayip ürküyorum) Polisiye,
macera, fantastik ve ütopik kitap türlerini bunun içine katmıyorum.
9. Denize Karşı’dan
sonra hangi hikayenizi çıkarmayı düşünüyorsunuz? (Şahsen ben hepsinin bir an
önce kitap olmasını istiyorum. :D )
Ve şu an üzerinde çalıştığınız bir hikaye var mı?
Bu konuda tek başına bir şey söylemem yanlış olur, yayınevi
ile görüşmemiz ve talepler doğrultusunda ortak bir karar alınır. Çok teşekkür
ederim, hayırlısı inşallah…
Hala yazmakta olduğum iki hikayeye devam ediyorum, yakında
da Tahir hikayesine başlayacağım.
10. Şu ana kadar
okuduğum hikaye ve kitaplarınızda Türk kültüründen, geleneklerden çok şey
vardı. Sanki arka planda bir toplumsal eleştiri vardı. Bunun en belirgin olduğu
hikaye sanırım Gül’e Ait’ti. Bir yandan harika yazım tarzınızla kurgunuzu
okurken diğer yandan da bu konulara değinmeniz bir okur olarak benim çok hoşuma
gidiyor, eminim benim gibi düşünen başka okurlarınızda vardır. Bunu bilinçli
bir şekilde kurgularınıza yerleştirdiğiniz belli, bu yüzden sorum şu; bunlar
kurgunuzda nasıl gelişiyor? Önce kurguyu belirleyip ona göre mi yazıyorsunuz
yoksa gördüğünüz herhangi bir konuyu kurgunuza mı ekliyorsunuz?
Öncelikle ben, adet ve ananelerine bağlı bir insanım ve
dolayısıyla kültürüm hayatımın bir parçası. Zaman içinde doğal olarak
yaşadıklarım ve gözlemlediklerimle ben de şekillendim. Kendime göre bir hayat
görüşüm oluştu. Allah razı olsun, insani değerlere bağlı bir ailede dünyaya
geldim ve yapı taşlarımı onların öğretileriyle sağlam bir temele oturtmayı
başardım. Hiç birimiz hatasız değiliz, zayıf ve başarısız olduğumuz yanlarımız
var. Fakat hepsinin başında iyi bir insan olmak için çaba harcamanın yattığını
düşünüyorum. Bu bağlamda ben de kendim için elimden geleni yapıyorum.
Kültürüme bağlı olmam, hatalı bulduğum yaptırımları doğru
bulmamı gerektirmiyor. Bana ters gelen, insafsız bulduğum ya da yanlış olduğunu
düşündüğüm yaptırımları doğal olarak eleştiriyorum. Bunu yaparken insanların
hassasiyetlerine özen göstermeye çalışıyorum. Benim için yanlış olan bir
başkası için çok doğru olabilir. Sanırım burada vicdan muhasebesi yapmak
gerekiyor, haksızlık ve adaletsizlik var mı, kim zarar görüyor gibi…
Yaşımın verdiği olgunluk ve yaşanmışlıklarım ile mesleğim
yüzünden farklı yerlerde çalışmış olmam, hayata dair farklılıkları da
gözlemlememi sağladı. Her zaman haksızlıkların karşısında olan bir insan oldum,
buna keza kavgacı bir doğam olmadığı için kendimce bununla mücadele ettim.
Yazdıklarıma yansıması bundandır, cinsiyet, din, dil veya ırk bakmadan insanın
insanca yaşaması, bunun yanı sıra temel değerler doğrultusunda toplumla ve
doğayla uyumlu olması gerektiğine inanıyorum.
İçimden ne gelirse, kafamda nasıl canlanırsa öyle yazıyorum.
Belli bir kriterim ya da beni yönlendiren yaptırımlar yok. Bir amaca hizmet de
etmiyorum, tek derdim sağlıklı ve güzel bir dünyada kavgasız, gürültüsüz sevgi
ve saygıyla hep beraber yaşayabilmek.
11. Favori kitaplarınız hangileri? Size ilham veren yazarlar
kimler?
Reşat Nuri Gültekin / Çalıkuşu
Diana Gabaldon / Yabancı serisi
Collen McCullough / Dokunuş
Paullina Simons / Bronz Atlı – Tatyana ve Alexander
Linda Howard
Nora Roberts
Diana Gabaldon
Darynda Jones
Karen Marie Moning
12. Son olarak okurlarınıza
ne söylemek istersiniz?
Hepsine canı gönülden çok teşekkür etmek istiyorum. Yazmaya başladığım ilk günden beri yanımda
olup destek veren, yapıcı eleştirileriyle önümü görmemi sağlayan bütün
kitapseverlere, dostlukları ve hikayelerime gösterdikleri ilgiyle beni
onurlandırdıkları için teşekkür ederim… Fanatik bir kitapsever olarak ortak bir
zevki paylaştığım bu güzel insanlara, saygı duyuyorum ve onları gerçekten
seviyorum. Hayatınıza ufacık
bir esenlik kattıysam ne mutlu bana, sağlıcakla sevgiyle kalın… İyi ki
varlar, hayatıma varlıklarıyla renk kattılar.
UZUN ZAMAN SONRA BLOGDA YAZI VARMIŞ. SÜPER BİR ŞEY. BLOGUNU İHMAL ETME CANIM.
YanıtlaSilBundan sonra etmeyeceğim inşallah. :D
SilHarika bir röportaj olmuş , keyifle okudum.
YanıtlaSil