Orjinal Adı: Love Letters to the Dead
Yazar: Ava Dellaira
Çevirmen: Heves Berksu
Tür: YA
Goodreads Puanı: 3.84
Sayfa Sayısı: 352
Yayınevi: Martı Yayınları
Bazı şeyler var ki artık bu dünyada olmayanlar dışında kimseye söyleyemem.
Size bu mektupları yazmaya başlayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikâyesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum.
Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz.
Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşmamasının bir nedeni vardır.
Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı olur.
Kitabı CNR kitap fuarından almıştım.Merak ettiğim kitaplardan biriydi.Merak etmemin nedeni kitabın mektuplardan oluştuğunu sanmamdı,almadan önce de hiç araştırmadığım için hakkında pek bilgim yoktu ama kitap bildiğin YA çıktı. :D
Tabi kötü anlamda değil tam tersine çok beğendim kitabı. :3
Kitap bana Umutsuz serisini hatırlattı biraz,konu bakımından da biraz benziyordu ama ondan çok farklı bir olayı var.Adından da anlaşılacağı gibi anlatım tarzının mektuplardan oluşması.
Laurel; Kurt Cobain ,Janis Joplin, Heath Ledger, Amelia Earhart,Jim Morrison,River Phoenix,Amy Winehouse gibi ölmüş ünlülere mektuplar yazıyor.Yazdığı mektuplar sürekli bölüm içeriğine göre değişiyor.Ve mektup yazdığı kişilerde genelde bölümle uyuşuyor.
Laurel'in ölmüş ünlülere mektup yazmaya başlamasının nedeni İngilizce öğretmenin böyle bir ödev vermesi.
Ama ödev için başlayan bu mektuplar daha sonra Laurel'in kimseye anlatamadığı sırlarını, duygularını, hissettiklerini dökmek için yazdığı bir yazıya dönüşüyor.
YA türü kitapların genelinde nedense hep bir travma yaşanmış oluyor.Bu kitapta bu tabuyu yıkmamış.Gerçi hiç böyle bir kitap beklemediğim için beni şaşırttı.
Laurel'in ablası May'in yaşadıklarında belki anne ve babasının da suçu var ama en büyük kötülüğü kız kendisine yapmış.Laurel'in yaşadığı olayda ikisini de çok kızdım.Laurel nesin sen dilsiz mi? Neden başına böyle bir şey gelince birilerine söylemiyorsunda sürekli buna katlanıyorsun.Cidden ama cidden bu duruma çok sinirlendim. -_-
Anneleri ise apayrı bir olay zaten.May'in ölümünden sonra çekip gitmiş kadın.Neymiş yapamıyormuş.Eee geride kalanlar nasl yaşamaya çalışıyor peki?Ben babasının yerinde olsam affetmezdim,kaldı ki Laurel'de çok kolay affetti bence. *-*
Laurel'in yeni lisesinde hayatına yeni arkadaşlar giriyor.Ve elbette olmazsa olmazımız yeni bir aşk;Sky.
İsmi bana Umutsuzu hatırlatıyor sürekli. :3
Sky iyi hoş çocuk ama bazı davranışlarına anlam veremiyorum ve maalesef yaşıda küçük olduğu için bir abla edasıyla sevmek zorunda kalıyorum. :D
Yazdığı mektuplarla birlikte Laurel sadece kendi hayatı hakkında değil, yazdığı kişiler hakkında da bilgiler veriyor.Bu sayede bende hakkında bilgi sahibi olmadıklarımı öğrenmiş oldum.Onların hayatlarının bir kesitinde travma yaşadıkları görülüyor.Ki çok başarılı olan bir çok sanatçı da öyle değil mi zaten?Hayatlarının bir evresinde belki de hiç ummadıkları,istemedikleri şeyler başlarına geliyor.Bir film vardı,orada geçen bir replik tam bu duruma uyuyor.Cümleyi tam hatırlamıyorum zira filmi izleyeli yıllar oluyor ama özü onları bu kadar başarılı yapan bizden farklı olarak acılarını, üzüntülerini dışa vuruş biçimleri.
Yazarın ilk kitabında böyle bir kurgu oluşturması bence müthiş,benim uzun süre düşünsem aklıma gelmeyecek bir şey bu.Aynı zamanda bu yazarın bu konulara da hakim oldğunu gösteriyor.Hakkında pek araştırma yapmadığım için bir bilgim yok.
Kısacası yer yer kızsamda okurken güldüğüm,hüzünlendiğim sahnelerin bolca olduğu ve iyi anlamda şaşırta bir kitap oldu Postacı Kapıyı Çalmayacak.
Kapak tasarımını da sevdim ama orjinal kapağı da güzelmiş. :)
Kitabın film hakları alınmış bu arada.Duyunca şaşırdım bakalım filmi nasıl olacak? Laurel mektup yazarak anlatmaya başladığı için filmde de bu uygulanırsa farklı bir şey ortaya çıkar sanırım.
İlginç bir kitaba benziyor. Bahsi geçen kişilerin yaşamlarını daha önce de araştırmıştım zamanında. Kitap kurgusunda okumak da güzel olacak. Bu arada bana da beklerim.
YanıtlaSilTavsiye ederim. :)
Sil