Sevgili kardeşim Clara, Londra sosyetesi hiç aklıma gelmeyecek denli karışık! Her gece başka bir balo veya toplantı var, her gece başka başka ışıltılı mücevherler, hışırdayan elbiseler dönüp duruyor. Zaman zaman orada burada pot kırmaktan korksam da, hedefime (daha doğrusu annemin hedefine) ulaşmakta başarı elde ediyorum sayılır. Annem, bana koca olarak son derece uygun bulduğu birkaç beyden gördüğüm ilgi karşısında mutluluktan havalara uçuyor. Ama sevgili kardeşim, bir dük var ve benim için ondan başkasına bakmak dahi öyle zor ki! İtiraf etmeliyim ki kalp atışlarımı, balo salonunun karşı tarafından fark edilebileceğinden korkacağım kadar hızlandırıyor. İsmi James Langdon, Wentworth Dükü. Bu sözlerim kulağa abartılı gelebilir ama bana daha önce hiçbir erkeğin hissettirmediği şeyler hissettiriyor. Ama bu duygularımı bastırmalıyım. Zaman zaman onun karanlık geçmişine dair fısıltılar duyuyorum ve insanlar kendi aralarında ondan Tehlikeli Dük diye bahsediyor. Ah Clara! Gizliden gizliye onun beni seviyor olabileceğini düşünerek mutlulukla doluyorum, ancak bir yandan da ilgisinden korkuyorum. Gerçek aşkı bulmak için çok uzun zaman bekledim ve şimdiyse kalbime zarar gelmemesi için ona karşı koymalıyım. Keşke ne yapmam gerektiğini bilebilsem... Seni seven kardeşin, Sophia
Clara Wilson, Londra'ya onca yolu adını temizlemek için gelmişti. İnatçılığı, okyanusun öbür tarafında evlenmesini neredeyse imkansız kılarken,yanlışlıkla gittiği bir baloda kendisini Rawdon Markisi Seger Wolfe'un kollarında bulmuştu. Clara daha önce hiç âşık olmamıştı ama markiyle tanıştığında bu hissettiğinin aşk olduğundan hiç şüphe duymamıştı. Ne yazık ki aşk, kafasındaki en son şeydi. Buraya kendisine bir eş bulmaya gelmişti, bir hovarda değil. Kötü şöhretli Marki ise Clara Wilson ile tanıştığında ona karşı öyle güçlü bir arzu duymuştu ki, kendisini aristokrat Londra'nın girdabına yeniden kapılmaktan alıkoyamamıştı. Şimdi kendisine hiç uygun olmayan bu güzelliğin aşkını kazanmak için mücadele ederken, bu oyunda kendi kalbini de ortaya koyacaktı.
Uzun zamandır bloga bir şey yazmıyordum.Bu sessizliğe Amerikan varisleri serisiyle son vereyim dedim. :D Gerçekten son zamanlarda okuduğum en güzel serilerden biri.Diğer kitabı daha okumadım ama listeme ekledim en kısa zamanda alıp okuyacağım. İki kızkardeşin hikayesini de çok sevdim ben konu olarak hem farklı hemde aynı diyebilirim zira tarihi romans kitapları hep belli çerçevelerde oluyor farklılığı ise Amerika'dan ünvan için gelen ladylerin olması. :D
İkinci kitapta Clara ve Seger'in macerası ablasının hikayesinden daha da çok sevildi tarafımca.Clara'nın hoşlandığı adamı görmek için ilk defa yanlışlıkla gittiği baloya risk alarak tekrar gitmesi,refakatçisinin başkalarını önerip durmasına rağmen onun aklının,kalbinin sürekli olarak Seger'de olması ve Seger'in kaderindeki kişi olduğuna inanması ve bunu anlamak için çalışmalara başlaması. :D
Kısacası ikinci kitabı ilk kitaptan daha çok sevdim sanırım. İlk kitabı okuyalı uzun zaman geçti gerçi,ilk okuduğumda onu da sevmiştim.Bu aralar güzel historical romans bulmak sorun olduğu için bu kitapları zevkle okudum.Üçüncü kitabı daha çok beğenilmiş bu yüzden onu daha da çok merak ediyorum.Umarım en kısa zamanda onu da okurum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder